1 Aralık 2013 Pazar

Doğru Şarkılar, Doğru Hamleler



Sophie ile tanıştıklarında 25 yaşındaydı. Hayatının kalanını birlikte geçirmek istediği kadının Sophie olduğunu anlaması için öyle pek uzun bir zaman geçmesi gerekmemişti. Kraliyet ailesinden geliyordu. Ama tahta çıkmak uzak bir ihtimaldi. Orduda da geleceği parlaktı; şimdiden binbaşı olmuştu. Iyi bir aileden gelen, ama bir ‘saraylı’ olmayan Sophie’yle evlilik planları yapmakta hiçbir sakınca görmemişti.

1993’te Amerikalı alternatif rock gruplarının albümlerini İngiltere’de basmak, zaman zaman da kulaklarına kestirdikleri genç ve farklı İngiliz grupların şarkılarını yayımlamak üzere yola çıkmıştı Domino Records. Tipik (ve iyi) bir bağımsız plak şirketi kimliğini yıllar içinde oturtmuşlardı. 2000’ler onlara iyi gelmişti. 90’lar ingiltere’sinin Brit-pop çılgınlığı duruluyordu ama bu defa da geçmişi dirilten genç gruplar peydah olmuştu. Domino da bunlardan birkaçını havada kapmıştı. The Kills gibi, Arctic Monkeys gibi, ve tabii Franz Ferdinand gibi...



Franz Ferdinand müziği güçlü bir formüle sahipti. En başta kolaylıkla akılda kalıyor, kendine eşlik ettiriyor, dile de hemen pelesenk oluyordu şarkıları. Dans ettirmeyi, olmazsa en azından tempo tutturmayı rahatlıkla başaran davul-bas yürüyüşleri, Talking Heads zekasıyla aranje edilmişlerdi. Arada Joy Division’ın koyduğu kurallara uymayı da ihmal etmiyorlardı. Üç akorda bir dünya isyan ihtiva eden şarkıların ‘76-‘77 sezonundaki çengelli iğneli ‘anarşik’ patlaması öncesinin en ‘punk’ kılıklı grubu Dr. Feelgood’u ve grubun gitaristi Wilko Johnson’ı aratmayan keskin gitar cümlelerine, ‘sanat derslerini hiç kaçırmadık’ intibası veren şarkı sözleri eşlik ediyordu. Franz Ferdinand’ın öyküsünde, rock ve roll dünyasının o en bıçkın kurallarından ‘okumaktan hayır gelmeyeceğini anlayıp, okul işlerinden genç yaşında sıtkı sıyrılma’ bölümü yoktu. Bu sayede ortaya çıkan ‘entelektüel pop’ hali hem hitap ettikleri dinleyici kitlesinin yaş aralığını genişletiyor, hem de ticari başarı kadar müzik eleştirmenlerinin de gözüne girmelerini sağlıyordu.

“Take Me Out” 2004’ün ilk günlerinde çıkar piyasaya. Glasgowlu dörtlünün Domino Records himayesinde yayımlanan ikinci 45’liğidir. Şarkı için Jonas Odell’in çektiği video hemen dikkat çeker; 20. Yüzyılın başından fırlamış grafik tasarımlar arasından, içinden boy gösterir grup. 45’lik (ya da isterseniz teklik diyelim) için tasarlanmış kapak da yine aynı döneme, Rus avangart sanatına, posterlerine ve Rodçenko’nun işlerine gönderme yapmaktadır. Bu konsepti kapağında sadece kendi adlarını gördüğümüz ilk albümlerine de yansıtırlar. Böylece bugün Franz Ferdinand adı işitildiğinde zihinlerde beliren imgeler ve ‘sound’ ilk albümün o iyi işlenmiş, sanatperver yoğunluğuyla daha en baştan yerli yerine oturur. “Take Me Out”un yaktığı şenlikli ateşi, dörtlünün senkronize dans figürlerini sessiz film karelerine yamayan "The Dark of the Matinée" ve ‘erotik’ mizacıyla muhafazakar-tedirgin-eden “Michael” devam ettirir 2004 boyunca. Artık resmen yılın en gözde yeni grubu Franz Ferdinand’dır.

İlk albümlerindeki her şeyin tekrar elden geçirilip, iyice parlatıldığı hissi veren, bu bakımdan fazlasıyla aynı formüle sadık kalındığını düşündüren ikinci albüm “You Could Have It So Much Better” 2005 ekiminde çıkar piyasaya. Yine Rodçenko göndermesi, yine dans ettirmeden bırakmayan ritimler, Kraftwerk’ten Elvis Presley’e bir dizi ‘büyüğe’ referans, Liverpool taraftarına selam ve yine zekice kurgulanmış şarkı sözleri ihtiva etmektedir. Grubun ilk büyük molası da ikinci albüm ve turnesi sonunda gelir. ‘İş yoğunluğu’ bir süre kendi köşelerine çekilmeyi elzem kılmıştır.


Sophie ile evlenmeyi kafasına koymuş genç subay Franz Ferdinand, bir dizi beklenmedik gelişme sonucu kendini Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun tek varisi olarak bulur. Planlardaki bu ‘küçük’ değişiklik izdivaç planlarını da sekteye uğratır. Kraliyet bu evliliğe karşı çıkar. Araya Rus Çarı, Alman İmparatoru ve hatta Papa girer. Monarşinin sağlığı için inatlaşmaktan vazgeçilmesi telkin edilir Avusturya-Macaristan İmparatorluğuna. Nihayet yeni bin yıla girilmek üzereyken muradına erer Arşidük Franz Ferdinand. Evlenirler. Öyle ihtişamlı, destansı bir törenle de değil üstelik. Ne İmparator amcası Franz Josef ne de başka bir ‘büyük’ katılmamıştır törene. Bir de çeşitli şartlar koşulmuştur; Sophie ve Franz’ın birlikte imparatorluğun herhangi bir resmi aracına binmeleri bile yasaktır.

Albüm - turne - albüm döngüsünde nefes alabilmek için İngiliz The Guardian gazetesinde konuk editörlük, ki hiç de fena bir nüsha değildir Franz Ferdinand editörlüğünde hazırlanan, yaparlar. Sanat festivallerine kuratörlük, Shakespeare oyunlarına müzik de yaparlar. Prestij abidesi iki ödülü de, Mercury ve Ivor Novello’yu da Glasgow’a götürürler bu arada. Verdikleri molanın bitiş düdüğünü Ağustos 2008’de çıkan “Lucid Dreams”le öttürürler. Daha funky, daha elektronik sulara yelken açtıklarının işareti şarkıdan İstanbul da geçmektedir. 6 ay kadar sonra da üçüncü albüm “Tonight: Franz Ferdinand” gelir. Her anlamda farklıdır grubun hal ve hareketleri bu sefer. Bir kere albüm adına uygun düşecek şekilde tam bir ‘gece’ albümüdür. Görsel tasarımı ve video klipler de bu konsepte dayar sırtlarını. Albüm dinleyiciyi dans ettirmeyi başarır, bu konuda zorlanmaz. Ama ilk iki albümün etkileyiciliğinden uzaktır. Yine de grup halinden memnundur, önce albümdeki şarkıların dub versiyonlarından mürekkep “Blood: Franz Ferdinand”ı çıkartırlar, ardından da yine albümden bazı şarkıların Blondie’nin Debbie Harry’si (ki Blondie’yi de Franz Ferdinand’ın ilgi alanları arasında saymak mümkün), LCD Soundsystem, Stephin Merritt ve Peaches tarafından icra edilmiş hallerini içeren “Covers EP” gelir. Bir de aradan Dior’un reklam kampanyası için vokalde Marion Cotillard’ı işittiğimiz nefis bir “Eyes Of Mars” çıkar.

Yüksek doz popülerliğe maruz kalan neredeyse her 10 yılını tamamlamış grup gibi Franz Ferdinand’çılar da bu ay sonunda piyasaya çıkacak dördüncü albümleri “Right Thoughts, Right Words, Right Action” hazırlıklarına ‘tıpkı eski günlerdeki gibi bir odaya kapanıp şarkıları dördümüz birlikte çalarak son hallerine getirdik’ düsturuyla hareket etmiş. Sadece bestelerin ortaya çıkışı değil albümün görsel konseptinin tamamında bu düsturu gütmüşler. Öyle ki geçtiğimiz ay yayımlanan ilk single (evet, evet teklik de denebilir) “Right Action”ın videosu için “Take Me Out”ta birlikte çalıştıkları Jonas Odell’i tekrar göreve çağırmışlar. Klip (ve ilk albümde olduğu gibi albümün grafik tasarımı), Pelican yayınevinin 60’larda basmaya başladığı psikoloji, sosyoloji, yoga gibi alanlara yoğunlaşan kitap serisinin kapaklarında kullandığı tasarımlardan devşirme görsellerden oluşuyor.
İskoç yazar Alasdair Gray’in, her bahsi geçtiğinde öncelikle çeyrek asırda tamamladığı vurgulanan Lanark (Metis Yayınları, 2009) isimli kitabı Alex Kapranos’un birincil ilham kaynağıymış yeni albümün şarkı sözleri kağıda ve notalara dökülürken. Genç Alex Kapranos’un pek severek okuduğu bu kitap sonunda grubun müziğinde kendine bir yer bulabilmiş. Kayıtlarının İskoçya’da, Kapranos’un kendi stüdyosunda gerçekleşen albümde Veronica Falls’un solisti Roxanne Clifford, Norveçli DJ Todd Terje ile Peter, Björn and John üçlüsünün Björn’ününde katkılarını işiteceğiz. Alex Kapranos ve arkadaşlarının ilk albümlerindeki kendiliğindenliği yakalama ısrarı albüm öncesi Glasgow’un küçük kulüplerinde yeni şarkıları test etmelerine fırsat verecek konserlere çıkmalarına kadar uzanmış. Böylece yeni kayıtlardaki canlı çalınmış, derhal de kaydedilmiş hissi, önceki işleri “Tonight: Franz Ferdinand”ın stüdyo harikası havasını unutturacak kadar öne çıkmış.

Sophie ve Franz’ın 1914’teki Bosna-Hersek yolculuğu birlikte çıkabildikleri ender resmi ziyaretlerden biriydi. Evlendiklerinden bu yana geçen yıllar onları üç çocuk sahibi yapmıştı. Avrupa’da savaşın ayak sesleri çoktan duyulmaya başlamıştı. O yüzden her ikisi de, Franz’ın Avusturya-Macaristan ordusunun genişlemekten ve modernleşmesinden sorumlu generali ünvanıyla Bosna’ya yaptığı bu seyahatin tehlikesinin farkındaydı. Ama tehlikenin boyutunu, 28 Haziran günü Saraybosna’da otomobillerinin önünde, karşılarında buldukları Gavrilo Princip silahını ateşleyene kadar idrak edememişlerdi. Görgü tanıklarının anlattıklarına göre, Arşidük Franz Ferdinand’ın son sözleri “Sophie Hayatım, sakın ölme! Çocuklarımız için hayatta kalmak zorundasın” olmuştu. Sophie eşiyle birlikte o gün hayata veda etti. Suikast Birinci Dünya Savaşı’nı başlatan olay olarak tarihe geçti. Ve dört genç İskoç gruplarının adını Franz Ferdinand koydu. Şarkılarından birine, “All For You, Sophia”ya, bu suikastın ‘kahraman’ları Franz, Sophie (Sophia olarak değiştirerek) ve Gavrilo’yu konu etti.



Hiç yorum yok: