Sophie
ile tanıştıklarında 25 yaşındaydı. Hayatının kalanını birlikte geçirmek
istediği kadının Sophie olduğunu anlaması için öyle pek uzun bir zaman geçmesi
gerekmemişti. Kraliyet ailesinden geliyordu. Ama tahta çıkmak uzak bir
ihtimaldi. Orduda da geleceği parlaktı; şimdiden binbaşı olmuştu. Iyi bir
aileden gelen, ama bir ‘saraylı’ olmayan Sophie’yle evlilik planları yapmakta
hiçbir sakınca görmemişti.
1993’te
Amerikalı alternatif rock gruplarının albümlerini İngiltere’de basmak, zaman
zaman da kulaklarına kestirdikleri genç ve farklı İngiliz grupların şarkılarını
yayımlamak üzere yola çıkmıştı Domino Records. Tipik (ve iyi) bir bağımsız plak
şirketi kimliğini yıllar içinde oturtmuşlardı. 2000’ler onlara iyi gelmişti.
90’lar ingiltere’sinin Brit-pop çılgınlığı duruluyordu ama bu defa da geçmişi
dirilten genç gruplar peydah olmuştu. Domino da bunlardan birkaçını havada
kapmıştı. The Kills gibi, Arctic Monkeys gibi, ve tabii Franz Ferdinand gibi...
Franz
Ferdinand müziği güçlü bir formüle sahipti. En başta kolaylıkla akılda kalıyor,
kendine eşlik ettiriyor, dile de hemen pelesenk oluyordu şarkıları. Dans
ettirmeyi, olmazsa en azından tempo tutturmayı rahatlıkla başaran davul-bas
yürüyüşleri, Talking Heads zekasıyla aranje edilmişlerdi. Arada Joy Division’ın
koyduğu kurallara uymayı da ihmal etmiyorlardı. Üç akorda bir dünya isyan
ihtiva eden şarkıların ‘76-‘77 sezonundaki çengelli iğneli ‘anarşik’ patlaması
öncesinin en ‘punk’ kılıklı grubu Dr. Feelgood’u ve grubun gitaristi Wilko
Johnson’ı aratmayan keskin gitar cümlelerine, ‘sanat derslerini hiç kaçırmadık’
intibası veren şarkı sözleri eşlik ediyordu. Franz Ferdinand’ın öyküsünde, rock
ve roll dünyasının o en bıçkın kurallarından ‘okumaktan hayır gelmeyeceğini
anlayıp, okul işlerinden genç yaşında sıtkı sıyrılma’ bölümü yoktu. Bu sayede
ortaya çıkan ‘entelektüel pop’ hali hem hitap ettikleri dinleyici kitlesinin
yaş aralığını genişletiyor, hem de ticari başarı kadar müzik eleştirmenlerinin
de gözüne girmelerini sağlıyordu.
“Take
Me Out” 2004’ün ilk günlerinde çıkar piyasaya. Glasgowlu dörtlünün Domino
Records himayesinde yayımlanan ikinci 45’liğidir. Şarkı için Jonas Odell’in
çektiği video hemen dikkat çeker; 20. Yüzyılın başından fırlamış grafik
tasarımlar arasından, içinden boy gösterir grup. 45’lik (ya da isterseniz
teklik diyelim) için tasarlanmış kapak da yine aynı döneme, Rus avangart
sanatına, posterlerine ve Rodçenko’nun işlerine gönderme yapmaktadır. Bu
konsepti kapağında sadece kendi adlarını gördüğümüz ilk albümlerine de
yansıtırlar. Böylece bugün Franz Ferdinand adı işitildiğinde zihinlerde beliren
imgeler ve ‘sound’ ilk albümün o iyi işlenmiş, sanatperver yoğunluğuyla daha en
baştan yerli yerine oturur. “Take Me Out”un yaktığı şenlikli ateşi, dörtlünün
senkronize dans figürlerini sessiz film karelerine yamayan "The Dark of
the Matinée" ve ‘erotik’ mizacıyla muhafazakar-tedirgin-eden “Michael”
devam ettirir 2004 boyunca. Artık resmen yılın en gözde yeni grubu Franz
Ferdinand’dır.
İlk
albümlerindeki her şeyin tekrar elden geçirilip, iyice parlatıldığı hissi
veren, bu bakımdan fazlasıyla aynı formüle sadık kalındığını düşündüren ikinci
albüm “You Could Have It So Much Better” 2005 ekiminde çıkar piyasaya. Yine
Rodçenko göndermesi, yine dans ettirmeden bırakmayan ritimler, Kraftwerk’ten
Elvis Presley’e bir dizi ‘büyüğe’ referans, Liverpool taraftarına selam ve yine
zekice kurgulanmış şarkı sözleri ihtiva etmektedir. Grubun ilk büyük molası da
ikinci albüm ve turnesi sonunda gelir. ‘İş yoğunluğu’ bir süre kendi köşelerine
çekilmeyi elzem kılmıştır.
Sophie ile evlenmeyi kafasına koymuş genç subay Franz Ferdinand, bir
dizi beklenmedik gelişme sonucu kendini Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun
tek varisi olarak bulur. Planlardaki bu ‘küçük’ değişiklik izdivaç planlarını
da sekteye uğratır. Kraliyet bu evliliğe karşı çıkar. Araya Rus Çarı, Alman
İmparatoru ve hatta Papa girer. Monarşinin sağlığı için inatlaşmaktan
vazgeçilmesi telkin edilir Avusturya-Macaristan İmparatorluğuna. Nihayet yeni
bin yıla girilmek üzereyken muradına erer Arşidük Franz Ferdinand. Evlenirler.
Öyle ihtişamlı, destansı bir törenle de değil üstelik. Ne İmparator amcası
Franz Josef ne de başka bir ‘büyük’ katılmamıştır törene. Bir de çeşitli
şartlar koşulmuştur; Sophie ve Franz’ın birlikte imparatorluğun herhangi bir
resmi aracına binmeleri bile yasaktır.
Albüm
- turne - albüm döngüsünde nefes alabilmek için İngiliz The Guardian gazetesinde
konuk editörlük, ki hiç de fena bir nüsha değildir Franz Ferdinand
editörlüğünde hazırlanan, yaparlar. Sanat festivallerine kuratörlük,
Shakespeare oyunlarına müzik de yaparlar. Prestij abidesi iki ödülü de, Mercury
ve Ivor Novello’yu da Glasgow’a götürürler bu arada. Verdikleri molanın bitiş
düdüğünü Ağustos 2008’de çıkan “Lucid Dreams”le öttürürler. Daha funky, daha
elektronik sulara yelken açtıklarının işareti şarkıdan İstanbul da geçmektedir.
6 ay kadar sonra da üçüncü albüm “Tonight: Franz Ferdinand” gelir. Her anlamda
farklıdır grubun hal ve hareketleri bu sefer. Bir kere albüm adına uygun
düşecek şekilde tam bir ‘gece’ albümüdür. Görsel tasarımı ve video klipler de
bu konsepte dayar sırtlarını. Albüm dinleyiciyi dans ettirmeyi başarır, bu konuda
zorlanmaz. Ama ilk iki albümün etkileyiciliğinden uzaktır. Yine de grup
halinden memnundur, önce albümdeki şarkıların dub versiyonlarından mürekkep
“Blood: Franz Ferdinand”ı çıkartırlar, ardından da yine albümden bazı şarkıların
Blondie’nin Debbie Harry’si (ki Blondie’yi de Franz Ferdinand’ın ilgi alanları
arasında saymak mümkün), LCD Soundsystem, Stephin Merritt ve Peaches tarafından
icra edilmiş hallerini içeren “Covers EP” gelir. Bir de aradan Dior’un reklam
kampanyası için vokalde Marion Cotillard’ı işittiğimiz nefis bir “Eyes Of Mars”
çıkar.
Yüksek
doz popülerliğe maruz kalan neredeyse her 10 yılını tamamlamış grup gibi Franz
Ferdinand’çılar da bu ay sonunda piyasaya çıkacak dördüncü albümleri “Right
Thoughts, Right Words, Right Action” hazırlıklarına ‘tıpkı eski günlerdeki gibi
bir odaya kapanıp şarkıları dördümüz birlikte çalarak son hallerine getirdik’
düsturuyla hareket etmiş. Sadece bestelerin ortaya çıkışı değil albümün görsel
konseptinin tamamında bu düsturu gütmüşler. Öyle ki geçtiğimiz ay yayımlanan
ilk single (evet, evet teklik de denebilir) “Right Action”ın videosu için “Take
Me Out”ta birlikte çalıştıkları Jonas Odell’i tekrar göreve çağırmışlar. Klip (ve
ilk albümde olduğu gibi albümün grafik tasarımı), Pelican yayınevinin 60’larda
basmaya başladığı psikoloji, sosyoloji, yoga gibi alanlara yoğunlaşan kitap
serisinin kapaklarında kullandığı tasarımlardan devşirme görsellerden oluşuyor.
İskoç
yazar Alasdair Gray’in, her bahsi geçtiğinde öncelikle çeyrek asırda
tamamladığı vurgulanan Lanark (Metis Yayınları, 2009) isimli kitabı Alex Kapranos’un
birincil ilham kaynağıymış yeni albümün şarkı sözleri kağıda ve notalara
dökülürken. Genç Alex Kapranos’un pek severek okuduğu bu kitap sonunda grubun
müziğinde kendine bir yer bulabilmiş. Kayıtlarının İskoçya’da, Kapranos’un
kendi stüdyosunda gerçekleşen albümde Veronica Falls’un solisti Roxanne
Clifford, Norveçli DJ Todd Terje ile Peter, Björn and John üçlüsünün
Björn’ününde katkılarını işiteceğiz. Alex Kapranos ve arkadaşlarının ilk albümlerindeki
kendiliğindenliği yakalama ısrarı albüm öncesi Glasgow’un küçük kulüplerinde
yeni şarkıları test etmelerine fırsat verecek konserlere çıkmalarına kadar
uzanmış. Böylece yeni kayıtlardaki canlı çalınmış, derhal de kaydedilmiş hissi,
önceki işleri “Tonight: Franz Ferdinand”ın stüdyo harikası havasını unutturacak
kadar öne çıkmış.
Sophie ve Franz’ın 1914’teki Bosna-Hersek yolculuğu birlikte
çıkabildikleri ender resmi ziyaretlerden biriydi. Evlendiklerinden bu yana
geçen yıllar onları üç çocuk sahibi yapmıştı. Avrupa’da savaşın ayak sesleri
çoktan duyulmaya başlamıştı. O yüzden her ikisi de, Franz’ın Avusturya-Macaristan
ordusunun genişlemekten ve modernleşmesinden sorumlu generali ünvanıyla
Bosna’ya yaptığı bu seyahatin tehlikesinin farkındaydı. Ama tehlikenin
boyutunu, 28 Haziran günü Saraybosna’da otomobillerinin önünde, karşılarında
buldukları Gavrilo Princip silahını ateşleyene kadar idrak edememişlerdi. Görgü
tanıklarının anlattıklarına göre, Arşidük Franz Ferdinand’ın son sözleri
“Sophie Hayatım, sakın ölme! Çocuklarımız için hayatta kalmak zorundasın”
olmuştu. Sophie eşiyle birlikte o gün hayata veda etti. Suikast Birinci Dünya
Savaşı’nı başlatan olay olarak tarihe geçti. Ve dört genç İskoç gruplarının
adını Franz Ferdinand koydu. Şarkılarından birine, “All For You, Sophia”ya, bu
suikastın ‘kahraman’ları Franz, Sophie (Sophia olarak değiştirerek) ve
Gavrilo’yu konu etti.


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder