22 Mart 2014 Cumartesi

77 Bombay Street: "İnsanlar ‘el yapımı’ müziğe özlem duyuyor"



Müzik yapmaktan keyif aldığı her halinden belli dört kardeşten kurulu İsviçreli grup 77 Bombay Street. Babylon sahnesinde pop’la folk’u buluşturdukları şarkılarını çalıp söylemeden evvel Buchli kardeşlerin en büyüğü Matt ile konuştum.

İsviçrelisiniz, grubun ismi Avustralya’da geçirdiğiniz yıllardan, orada yaşadığınız sokaktan geliyor, ama içinde Bombay şehrinin adı geçiyor. ikinci albümünüz ‘Oko Town’, ismen Nijerya’nın Okoh şehrini çağrıştırıyor. Kısa bir dünya turu gibi. Hepsi nasıl bir araya geldi merak ediyor insan.
İyi soru, tüm bu isimleri seçerken kafamız epey güzeldi! Şaka bir yana, Avustralya’da geçirdiğimiz günler çok güzeldi. Bombay Sokağı’nda hoş bir yerde yaşıyorduk. Grubu kurarken de hem o günler yadedelim istedik, hem de 77 Bombay Street isminin kulağa ilginç gelebileceğini varsaydık. 


‘Oko Town’da da yaşamadınız ama, değil mi?
Hayır, o Simri’nin (bas gitarist) gördüğü bir rüyadan çıktı. Oko diye fantastik bir kentte yaşıyormuş rüyasında. Albüme ‘Oko Town’ ismini verdiğimizde Nijerya’daki şehirden haberimiz bile yoktu.

Dört kardeş bir grup kuruyor, yollara düşüyor, tüm vaktini bir arada geçiriyor... Hiç birbirinizden sıkıldığınız olmuyor mu?
Müziği seviyoruz. Birlikte müzik yapmayı seviyoruz. Şarkılarımızı insanlara ulaştırıp onları mutlu etmeyi seviyoruz. Şimdiye dek olan biten her şey sadece ve sadece heyecan vericiydi.

Grup adına bir karar almak gerektiğinde nasıl bir sistem işliyor? Demokratik bir sistem mi, yoksa büyük kardeş son sözü söyler sistemi mi?
Grubun bir lidere ihtiyacı olduğuna daha birkaç ay önce karar verebildik. Bu göreve de en büyük kardeş olarak ben getirildim!

Turnede olmaktan, sahnede şarkılarınızı çalmaktan çok, hatta belki çoktan da öte, keyif aldığınızı görüyoruz sosyal medya hesaplarınıza şöyle bir göz attığımızda.
Zamanla sahnede geçirdiğiniz her ânın tadını çıkarmak gerektiğini öğreniyorsunuz. Çünkü ne vakit sona ereceğini hiç bilemezsiniz. Eğer biz sahnede eğleniyorsak, bizi dinlemeye gelenler de eğlenecektir... En azından öyle umuyoruz.

Grubun ilk günlerinden beri giydiğiniz üniformalar dikkat çekici, bir bakıma 77 Bombay Street’in sembolü gibi...
İlk single’ımız ’47 Millionaires’ İsviçre’de piyasaya çıkmak üzereydi. Single’ın kapağında şarkının adına uygun düşecek şöyle ‘zengin’ bir görüntü vermek istiyorduk. Bu üniforma fikri ortaya çıktı. Bayıldık.

Günümüz popüler müzik dinleyicisi şarkılarının gücünü akustik enstrümanların baş köşede olduğu folk müzik estetiklerinden alan Mumford and Sons, The Lumineers gibi grupları çok sevdi. Büyük satış rakamlarına ulaştılar. Sizin de aynı kategoride değerlendirilebileceğinizi düşünerek soralım, sizce nedir bu popülerliğin sebebi? Neden şimdi?
İnsanlar ‘el yapımı’ müziğe özlem duyuyor. Sahnedeki müzisyenlerin ter içinde kaldıklarını görmek istiyorlar. Sahnede gerçek bir enstrümanı nasıl çaldıklarını görmek istiyorlar.

Herhangi bir dönemde, yılda yaşama şansınız olsaydı, ne olurdu tercihiniz?
60’lara, 60’larda yapılan müziğe hayranız. O yıllara bir gidip neyi nasıl yaptıklarını bizzat görmek eğlenceli olurdu. Ama sanmayın ki 2014’te olmaktan yana sıkıntılıyız.

Türkiye’deki ilk konseriniz olacak bu.
Dört gözle bekliyoruz konseri. İlkler her daim güzeldir derler, o yüzden bu konserin de özel bir deneyim olacağını düşünüyoruz. Akşam bizi dinlemeye gelecek herkesi müziğimizle tek tek ikna etmek var aklımızda. Böylece başka bir zaman, başka bir konser için yine davet edilebiliriz belki.

Hiç yorum yok: