22 Şubat 2014 Cumartesi

Şiirin ölmeye geldiği yerden şarkılar

Annie Clark, ya da daha aşina olduğumuz rumuzuyla St. Vincent, son beş yılın en dikkat çekici, en maharetli ve en özel müzisyenlerinden biri. Yeni albümü "St. Vincent" bu hafta piyasaya çıkıyor.


 “... ve Dylan Thomas sarhoş öldü
 St. Vincent Hastanesi’nde

 Nick Cave’in ilham perisine dil döktüğü “There She Goes, My Beautiful World”ün sözlerinden Annie Erin Clark’ın kulakları ilk bu kısmı yakalar. Galli şairin 1953’teki ölümünden bahsediyordur Cave, Karl Marx’ın çıbanlarından ve Philip Larkin’in kütüphane hayatından dem vurduğu dizelerin hemen devamında. Annie’nin anne tarafından büyük büyük akrabalarının birinin göbek adıdır aynı zamanda St. Vincent. Kulak aşinalığı en başta oradan gelir. St. Vincent’ı ‘şiirin ölmeye geldiği yer’ olarak yerleştirir zihnine.


Annie harikalar diyarında 

14-15 yaşındayken elinde gitarıyla bilgisayar başında saatler geçiren Annie’nin tek derdi kendi şarkılarını yazmak değildir. Gitarda zaten gitar hocasının grubuyla sahneye çıkıp Jimi Hendrix şarkıları çalacak kadar ilerlemiştir. Şimdi artık seslere, şarkı formlarına, kayıt tekniklerine kafa yormakta, mevzuyu çözmeye çalışmaktadır. Bu eğitimin ilk meyvesi okuduğu lisede sahnelenecek Alice Harikalar Diyarında için yazdığı müzikler olur. En başta anne ve babasının gözüne girer bu ‘eser’le. Ödülü, yaz tatilini gitarit dayısı Tuck Andress’in Patti Cathcart’la kurduğu caz ikilisi Tuck & Patti’nin turnesinde geçirmektir. Bu deneyim hem müzik dünyasının kurallarının pratikte nasıl işlediğini, hem de Tuck’ın ‘penasız’ gitar tekniğini öğrenmesine vesile olur.

Sonraki durak meşhur Berklee Müzik Akademisidir. Berklee’de okurken birtakım kayıtlar yapar, “Ratsliveonnoevilstar” adıyla yayımlanır. Üçüncü senesinde okulla işinin bittiğine kanaat getirir. Bir an evvel sahnede olmak ister. İğne atsanız yere düşmeden en az iki grup elemanına çarpacak kalabalıklıktaki Polyphonic Spree’de gitar çalarken bulur kendini. Avrupa’nın açık hava festivallerinde çalar. Ardından yine sıradışı bir müzisyenle çalma fırsatı çıkar önüne, Detroitli şarkıcı/şarkı yazarı Sufjan Stevens’ın ekibine katılır. 

Çıraklık bittiğinde

Çıraklık olarak tanımlanabilecek bu deneyimlerin ucu 2007’de piyasaya çıkan ilk St. Vincent albümü “Marry Me”ye bağlanır. İki yıl sonrasında da “Actor” gelir. Yayımladıkları albümlerin kalitesinden şüphe edilmemesi gerektiğini yıllar içinde müzik dünyasına defalarca ispatlayan plak şirketleri Beggars Banquet ve 4AD himayesinde çıkar bu iki albüm. Gitar çalışı zaten hemen dikkat çeker. Ama esas ‘numara’ şarkılarının düzenlemelerinde, kayda alınış biçimlerindedir. Jethro Tull dinleyerek geçirdiği ergenliği, Disney filmlerinin müziklerine, Ennio Morricone bestelerine gösterdiği ilgi, bir taraftan caz, diğer taraftan indie-pop ile desteklediği ‘okullu’ müzisyenliği... Hepsi St. Vincent şarkıları başlığı altında hayata geçmiştir. Seslere feleğini şaşırtmak niyetindedir. Evirip çevirip, eğip büküp, önce kafese kapatmaya çalıştığı sonra da özgür kılmaya karar verdiği melodiler, akorlar. Gitarında bastığı her notaya tüm vücut ağırlığını verircesine yüklendiğini söyler, ona gitaristliği sorulduğunda. Şarkı sözlerindeyse Philip Roth, Charles Bukowski ve Cormac McCarthy’nin kitaplarındaki sert dildeki zarafete özenir, kelimelere küçük panik ataklar geçirtir, çok anlamlılığı kovalar. Diğer sanat dallarından, mesela tiyatrodan, beslenir.

İlk iki albümün devamı “Strange Mercy” ve Talking Heads yadigarı David Byrne’le ortaklaşa kaydettiği “Love This Giant”la gelir. “Strange Mercy”nin nefis bir albüm olması dışındaki en önemli özelliği turnesinin bir ayağının da İstanbul’a, Salon’a basmasıydı. David Byrne’le ortaklığıysa St. Vincent isminin tescili için devasa bir adımdı. Müzisyenliği dışında, müziğin sahne üzerinden sunumuna ve müzik endüstrisine dair fikirleri her daim dinlenen, yaptıkları dikkatle takip edilen Byrne’ün onayı St. Vincent ismini müthiş yetenekli indie yıldızından çok daha ötelere taşıdı.

Bu hafta çıkacak ve “St. Vincent” adı altında topladığı taze şarkılar, Annie’nin Universal (şirkete bağlı Loma Vista’dan çıkıyor albüm) gibi büyük bir şirketin bünyesinde çıkaracağı ilk albümü oluşturuyor. Annie’nin söylediğine bakılırsa kendisi bir ‘cenaze töreninde de çalınabilecek parti albümü’. Kapağında da saç rengi değişmiş, gözlerini üzerimize dikmiş, törenin başlamasını pembe tahtında bekleyen bir Annie Clark var. Düzenlediği törene davetliyiz, ‘şiirin ölmeye geldiği yer’den şarkılar dinlemek üzere.



*Milliyet Sanat dergisi şubat sayısından

Hiç yorum yok: