111 yıl önce, tam
olarak 4 ocak 1903’te, eşine pek az rastlanır bir olay vuku buldu New York’ta. Amerikalı
mucit, ama daha çok iş adamı Thomas Edison’ın rant uğruna cellada dönüştüğü,
Topsy adlı bir filin elektrikle idam edildiği bir olay.
Fil Topsy şov dünyasının o adı hiçbir zaman en büyük harflerle yazılmayan emekçilerindendi. Dünyanın bir ucundan getirilip Amerikan halkını eğlendirmek üzere eğitilmiş fillerdendi. 1800’lerin sonunda epeyce popülerdi fil gösterileri. Fil Topsy de işini hakkıyla yapıyordu. Çocuklarla arası pek iyiydi. Gösteriler sırasında her komutu harfiyen yerine getiriyor, her defasında alkış alıyordu. Halinden memnundu, nereden bakılırsa bakılsa yaptığı iş, dişleri yüzünden av meraklısı, köle tüccarı kılıklı bir beyaz tarafından vurulmaktan iyiydi.
Fil Topsy şov dünyasının o adı hiçbir zaman en büyük harflerle yazılmayan emekçilerindendi. Dünyanın bir ucundan getirilip Amerikan halkını eğlendirmek üzere eğitilmiş fillerdendi. 1800’lerin sonunda epeyce popülerdi fil gösterileri. Fil Topsy de işini hakkıyla yapıyordu. Çocuklarla arası pek iyiydi. Gösteriler sırasında her komutu harfiyen yerine getiriyor, her defasında alkış alıyordu. Halinden memnundu, nereden bakılırsa bakılsa yaptığı iş, dişleri yüzünden av meraklısı, köle tüccarı kılıklı bir beyaz tarafından vurulmaktan iyiydi.
Ta
ki üç kişinin ölümüne sebep olana dek. Nasıl, neden hangi şartlar altında
olduğunun bir önemi yoktu. Üç insanı ölmüştü. Katil olduğunda hemen herkes
hemfikirdi. Kimse ifadesini almaya kalkışmadı tahmin edeceğiniz üzere. Bir de
onun söyleyeceklerini dinleyelim diyene deli gözüyle bakarlardı herhalde. Ünlü
mü ünlü hayvanseverler de yoktu ortalıkta bugünkü gibi, sokak hayvanlarına,
yunus parklarına ya da film çekimlerinde ölen atlara gösterdikleri hassasiyeti
Fil Topsy için de gösterebilsinler.
Eğer
o ifade alınabilseydi kimbilir neler anlatırdı mütevazi bir yelkenliye denizler
aştıracak büyüklükteki kulaklarını bir o yana bir bu yana savura savura.
Yerinden yurdundan koparılıp getirildiği bu ışıltılı panayırda nasıl
hayvanlığından utandığını anlatırdı belki. Bir iki jüri üyesi çıkarıldığı mahkemede
onun söyledikerinden etkilenip idam kararına karşı çıkardı belki.
Çocukça
bir iyimserlikle işte, belki de erken emekliliğine karar verirdi Amerikan
adaleti, hatta belki sınır dışı edilip ülkesine geri gönderilirdi. Cezadan çok
büyük ikramiye isabet etmiş olurdu o vakit Fil Topsy’ye. Sevinirdi.
Ama
o yıllarda da tıpkı bugünkü gibi rant uğruna her şeyi yapan işadamları öyle
hayvan hakkı, Fil Topsy’nin hayatı gibi teferruatlarla ilgilenecek halde
değildi. Dahası Amerika’da ‘elektrik akımı savaşları’ yaşanıyordu tam da o
günlerde. Bir yanda Thomas Edison ve doğru akımı (DC), diğer tarafta Nikola
Tesla ile George Westinghouse’un alternatif akımı (AC). Hedef ülkeye elektriği
yaymaktı. Ama kimin parsayı toplayacağı... işte orası henüz belli değildi.
Fil
Topsy’nin idamının asılarak gerçekleştirilemeyeceği ortaya çıktığında Thomas
Edison’a alternatif akımın ne kadar tehlikeli olduğu göstermek için müthiş bir
fırsat doğmuştu. Fil Topsy’yi elektrikle cezalandırılmasını önerdi Edison.
İdamı filme de alacatı. Böylece şehir şehir gezdirelecek görüntüler Amerikan
halkını aydınlatacaktı.
4
ocak 1903 günü, 28 yaşındaki ‘cani’ Fil Topsy son yemeğini yedi. Havuç vardı
menüde, potasyum siyanürlü havuçlar. New York’taki Coney Island’da ikamet
ettiği Luna Park (evet, bir çeşit lunapark) son gördüğü yer olur dünya
üzerinde. Cezasının infaz edileceği yere getirilir. 3 ton cüssesini zaptetmek
için zincirlerle ayaklarından yere ‘sabitlenir’. İşin başında titiz bir
organizatör edasıyla görev yapan Thomas Edison 6000 voltluk alternatif akımı
Fil Topsy’nin vücuduna verir. Bir yandan da her anı kameraya almaktadır. Hayvan
hafiften sendeler, vücudundan dumanlar yükselmeye başlar. Dumanlar sis tabakası
gibi görünecek kadar yükselir yarı boyuna kadar gelir hayvanın. Önce sağ tarafı
iflas eder. Sağ ön ve arka ayağı tüm gücünü kaybeder. Bir kere de yıkılır yere.
Bir alkış kopar infazı izleyenlerin oturduğu taraftan. Selam vermek ister,
tıpkı bakıcısının komutuyla yaptığı her numaradan sonra aldığı alkışlara karşılık
verdiği gibi. Ama vücudunun tek yapabildiği kesik kesik kasılmaktır. Yanık
kokar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder