12 Eylül 2011 Pazartesi

-- Ters Köşe İşbirlikleri (kısım 1)

Lou Reed ve Metallica’nın birlikte bir albüm kaydettiği haberinden hareketle zıt kutupları buluşturan bir dizi “ters köşe” müzikal işbirliği…

Her ne kadar 90’lı yıllarla birlikte envai çeşit müzikal konukluğa, “featuring” kavramına, dünya müziklerine ve türlerin içiçe geçişlerine alışkın hale gelmiş olsak da yine de şaşırtıcı bir haberdi Lou Reed ve Metallica’nın muhtemelen bir albüm olarak karşımıza çıkacak kayıtlar yaptığı. Birbirini görmezden, duymazdan gelen iki ayrı dinleyici profilini tarafsız bir bölgede buluşturacak kapasitedeki ve daha önce sahne üzerinde de edilmiş bu işbirliği böylesi ters köşe ortaklıklar konusunda hafızamızı yoklamamıza vesile oldu.


Bekle Dedim Şeytana
Blues tarihinin, dolaylı olarak da tüm rock’n roll tarihinin en has ilham kaynaklarından Robert Johnson’la insanlık tarihinin bir numaralı “halk düşmanı” arasında, bir dörtyol ağzında mutakabata varıldığı söylenen sözleşme en “efsanevi” ters köşelerden biri.
Johnson’ın belgesi az söylentisi bol hayatı ve “Me And The Devil”, “Cross Road Blues”, “Hellhound On my Trail” gibi şarkıları, bundan tam 100 yıl önce doğan, bildiğimiz anlamıyla blues’un mucitlerinden Johnson’ın Faust usulü kontratına dair miti güçlü kılmak için biçilmiş kaftanlar oldu. Özellikle genç yaşta hayata veda eden tüm müzikal ikonlar için de böyle bir anlaşmadan her zaman söz edildi.
Zaman gösterdi ki Robert Johnson’ın şeytanla işbirliği şan ve şöhrete açılan kapılara değil de beyaz adamla siyahın arasındaki mesafeyi kısaltmaya yaradı en çok.

Dünyalar Arası
Ünlü bir sanatçı babanın çocuğu olmak ve aynı dalda ürünler vermeye çalışmak ne kadar zorlu bir patikadan geçmeyi mecbur kılıyor gayet iyi biliyoruz. Hele Nat King Cole gibi Amerikan kültüründe özel bir yere sahip bir babanız varsa. Baba Cole’nin ölümünden çok sonra; 70’lerin ikinci yarısında ilk hit’ine kavuşan Natalie Cole, R&B ve pop kulvarında ite kaka ilerleyen sıradan müzikal kariyerine “dur!” demeye babasının şarkılarının söylediği bir albümle karar verir. 1991 tarihli “Unforgettable… With Love”, o yılların kısıtlı kayıt teknolojisinin karınca kararınca imkanlarıyla bir şarkı için bile olsa 15 yaşındayken kaybettiği babasıyla şarkı söyleme anını yakalatır Natalie Cole’ye. Hem manevi açıdan özel (uzun uzadıya açıklamaya gerek yok sanırız işin bu tarafını), hem de Cole’nin kariyerinin kalanını vokal caz standartları üzerine kurmasını sağlayacak kadar maddi bir andır.
Operadaki Hippiler
Klasik müzik ve rock’ın kesiştiği albümler ve konserler artık herhangi bir müzik dinleycisinin hayatının ayrılmaz parçaları. Ama tabii ki durum her zaman böyle değildi, daha henüz rock’ın, elektrikli gitarların, gürül gürül davul ve basların rüştünü ispatlamakla meşgul olduğu yıllarda tam anlamıyla ters bir köşeydi Deep Purple’nin Malcolm Arnold yönetimindeki Kraliyet Flarmoni Orkestrası ile 1969 Eylül’ünde kaydettiği “Concerto For Group And Orchestra”. Sonrasında klasik müzik sanatçılarının rock dünyasına, rock yıldızlarının da klasik müzik dünyasına zuhur ettiği koca bir külliyat.

Milliyet Sanat Ağustos sayısından, "yönetmenin kurgusu" haliyle...

Hiç yorum yok: